måndag 10 oktober 2011

Gecmise mektup

Ne ara otomatik dugmesine basip dusunmeden, hissetmeden yasamayi tercih etmistik biz? Yoksa biz degil de baskalari mi dugmeye basmisti? Baskalarinin ellerine mi hayatimizi teslim ettik biz? Baskalarin istekleriyle mi pazartesiden- cumaya kadar bu gercegi sorgulamadan Duracell-reklaminda ki tavsanlar gibi kosusturuyoruz? Yazik bize...

Bu son gunlerde hatiralarimla beraber gecmise döndum. Dusundum. Hatta saatlerce oturup kenarlari sararmis fotograflara bakip keske dedim, iyiki dedim, acaba mi dedim. Ve bos bir kagita uzun bir mektup yazdim. Ilk okulda ki ögretmenime gidecek olan mektupu elimde tuttum ama posta kutusunun önunde vaz gectim ve eve döndum.

Aslinda mektupu hakk ediyor. Okusa mutlu olucak. Bundan eminim. Kendsini önemli hissedicek. Ama nedense vaz gectim. Azcik utandim dogrusu. Nedense karsinda ki insana nerde yanlis yaptiklarini söylemek daha az cesaret istiyor. Baska turlusu beni ciplak hissettiriyor.

Bugune kadar kagita dökup yazdigim ama sahibine yollamadigim mektuplari hesaplasam konusmaktan cok sustugumu anlamis oluyorum. Bodrum katinda ki depo da bir valizin icinde sakladigim mektuplarin icinde ki itiraflar, yalanlar, dusunceler, aciklamalar, sirlar, isyan... Bilmesi gerekenlere cesaret edip veremedim. Bir acidan da benim nekadar korkak oldugumun göstergesi bu. Belki de bilmeden cok sey kaybettim. Bazi seyler cok farkli olabilirdi. Iste o valizin ustune kocaman bir "keske" yazasim var bazen.

24 yasima gelmis, biraz daha akillanmis, biraz daha kendimle barisik bir kadin olarak karsinizdayim ve ara sira size nasihatta zaman zaman uyarida bulunuyorum. Kendi gözlemlerimle size hayati anlatiyorum. Bazen de karsilikli kahve icip bulmaca cözuyoruz. Butun bunlari yapan bir insan hisslerini dile dökmekten bukadar mi korkar? Bazen kendimi anliyamiyorum dogrusu... Iste bu da o yuzlerce mektuplardan biri diyorum ama bu sefer cesaret edicem.

Gizlice deger verip hakk eden kisiye hiss ettiklerini söylememek ne kadar sacma. Belki de benimkisi kaybetme korkusu. Duygularimla surekli dialog halindeyim. Surekli bir seyler hissediyorum. Yeni ortamlara girince, insanlarla tanisinca, yakinlarima, uzagimda ki insanlara. Ama bir turlu cesaret edip söyliyemiyorum cogu zaman.

Mektupu alip ceketimi giyip tekrar disariya aticam kendimi. O mektupu yollucam. Sevdigim bir kisiyi mutlu edicem bugun. Bugune kadar söylenmemis kelimelerin hatrina hayatimda bazi degisiklikler yapmayi karar verdim ve zamanla bir bavulun icinde saklmak yerine deger verdigim sevdigim insanlara hissettiklerimi utanmadan onlara da hissettiricem...

Sizi seviyorum.

Inga kommentarer:

Skicka en kommentar

Bloggintresserade