söndag 2 oktober 2011

Zorunda degilim...

"Zorundayim" kelimesinden nefret ediyorum. Zorunda kelimesini hayatin tadini cikarmasini bilmeyen insanlar kullanir bana göre. "Ise gitmek zorundayim", "sevgilimi aramak zorundayim" "erken yatmak zorundayim" "kiloma dikkat etmek zorundayim" gibi cumleler beni ciddi anlamda endiselendiriyor. Yani toplum acisindan yorum yapicak olursam bizim zorunluluk takintilarimiz birak piskolojik dengeyi etkiliyor olmasini, resmen yaraticiligimizi alip göturuyor. Zorunluluk hisseden bir insan kendisine ve toplumuna nekadar yararli olabilir? Bugune kadar insan piskolojisi hakkinda okadar cok arastirmalar yapildi ve özellikle zorunlulugun insani nasil etkiliyor hakkinda arastirmalarin, bir cogu zorunlulugun ters etkileri hakkinda konustu. Fazla detaya girmeden benim ve "zorundayim"la aramda ki iliski hakkinda konusmak istiyorum. Aramizda hic bisey yok, sadece arkadasiz! Cekmeyin yeter!


Evet espiri iiiirencti kabul ediyorum. Son 2 yildir gunluk yasamimda ki yaptigim degisikliklerden biri bu kelimeyi boykot etmekdi. Sizi bilmem ama ben zorunluluk hissettigim durumlarda motivasyonumu kaybediyorum. Yani önumde ki misyonu tamamlarim ama zorunda oldugumu hissettirdigi icin bunu bana hissettiren insanlardan ortamlardan gizlice nefret etmeye basliyorum. Disaridan bakilirsa gunluk yasamimda ki degisiklikler belli olmuyor cunku rutinlerim hemen hemen ayni; dersim varsa ya da ise gideceksem saati kuruyorum, her gun ocagin basinda kendime yemek yapiyorum, haftalik temizligimi yapiyorum, dusumu alip dislerimi fircaliyorum, sporuma gidiyorum, gerekirse aksamlari oturup saatlerce ders de calisiyorum ama buna zorunda oldugum icin diye yapmiyorum. Herzaman bir secenegimiz oldugunu dusunuyorum. Yemek yapmak zorunda degilim ama yemek yapmazsam ac kalirim ve ac kalmak beni mutlu etmez. Ders calismak zorunda degilim ama ders calismazsam okulumu bitiremem ve böylece rahat bir hayat yasam hayali sadece hayal olarak kalir, bu da beni bozar. Ise de gitmek zorunda degilim ama gitmezsem her ay gelen faturalari ödiyemem bu da beni huzursuz eder... Aslinda mutluluk ve memnun hissetmek icin surekli hayatla alisveris icersindeyim. Ben bunu yaparsam sende bana bunu verirsin gibilerinden. Ama herzaman kontrol benim elimde.



Bana göre nerde yanlis yapiyoruz biliyormusunuz? Rutinleri zorunlulukla karistirmakla kendimizi kendi istegi olmuyan zavalli bir yaratik olarak görmemiz. Böyle dusunerek hareket ediyoruz fark etmeden. Ben artik zorunluluk duymaktan biktim. Geri kalan zamanimi dolu dolu yasamak ve icimden ne gelirse onu yapmak istiyorum. Hic bir zaman hayatla zorunluluk hakkinda tartismak istemiyorum.


Motoru takip gitmeden önce bir durup etrafina bak. Su an bulundugun ortamdan memnunmusun? Hayatinda ki olan insanlardan mutlu oluyormusun? Her sabah usenmeden kalkip gittigin is yerinden zevk aliyormusun? Yoksa zorunluluk hissettigin icin mi bunlara katlaniyorsun? Eger öyle ise sana aci bir haberim var; Okadar da önemli degilsin inan bana. Sen olmasan da dunya dönmeye devam ediyor. Sen gidersen baskasi gelir. Kimse vaz gecilmez degildir. Onun icin hayatinda degisiklik yapmaktan korkma hic bir zaman. Sonucta hic kimse butun bunlara katlandigin icin sana tesekkur etmiyecek. Zorla guzellik olmaz.


Annem ve babam pek zorlanmis gibi durmuyorlar zaten. Guzellik zaten genlerimizde var ;)

Inga kommentarer:

Skicka en kommentar

Bloggintresserade