onsdag 28 september 2011

Yanlizlik kac kisilik?

Bu soruyu kendime defalarca sormuslugum oldu. Yanlis anlamayin, yanlizlik beni korkutmuyor, aksine bu bilinc cogu zaman huzur veriyor. Hani hayatin anlamini arayan kisilerden biri oldugum icin en azindan bir valiz dolu sorularimdan bir tanesi böylece cevaplanmis oluyor. Gelelim diger soruya. "Yanlizlik kac kisilik?" Ha ya da "1 arti 1 in cevabi herzaman 2 mi olmustur?" Normalde gelicek hafta sonunun planlarini dusunucegim yerine benim dusundugum sorulara bak... Lisede felsefeden nefret etmek siniftaki en populer grupta arti puan kazandiriyordu onun icin bende digerleri gibi "Iyyyyy, felsefe dersi deme! Resmen basim dönuyor ayol!" diyordum ama derste ne kadar dinlemiyorum havasinda olsaydim bile hep bir kulagim hocanin anlattiklarindaydi. Yaraticiligimi tatmin edebilmek icin filosoflarin teorilerini okuyup kendi kendime paradigmalar olusturuyordum. Basta ki yazdiklarim sorulara benzer sorular sorardim kendi kendime. Siniftaki kimse bilmezdi ama felsefeden 5 almistim. Ders sonrasi ara sira hocamla oturup konusurduk. "Keske bu tur sorulari siniftayken de sorabilseydin" derdi bana ama nedense imajimi korumak daha agir basiyordu. En populerden biri olmaktan bikmamistim daha.

Yillar sonra hala felsefeyi sorgulamak hosuma gidiyor. Hic vaz gecmiyecegim sanirim. Lise yillarinda yanliz oldugumuzu karar verip bi sure icin o konuyu kenara koyup yapmacik beraberliklere karistim. Siniftaki insanlarin iliskilerini ya da daha dogrusu zorunluluklarini fark ettim ve liseden sonra ki hayatimizda 100 e 90 da ki iliskilerinin devam etmiyecegini anladim. Emri vakilerden hic hoslanmam ama yinede buna izin veriyorum sistemin olusumuna bakilirsa. Demek istedigim su ki ana okulundan beri bizden buyuk insanlar bizim yerimize karar veriyorlar. Hangi sinifta kimlerle beraber olucagimizi, yemekhanede hangi grup insanlarla yemegimizi yiyegeyiz falan filan. Bizde buna ses cikarmayip kendimizi o duruma o ortama yanliz kalmamak icin ayak uydurmayi calisiyoruz. Biz aslinda politikacilarin kurbaniyiz...

Fazla detaya girmeden yanlizlik ve buyuklerin bize kucuk yastan beri yaptiklari emri vakilerin arasinda bir paralel cizmek istiyorum. Aslinda benim bakis acim kendime göre dogru, baskalari "yanliz degilsin hicbir zaman" der ve öyle yasayip gider. Bu ise bana ters geliyor. Ama "Yanlizlik kac kisilik" diyerek ayni zamanda daha önceki bakis acisina biraz da olsa yanasmis oluyorum. Eger örnek Isvecin 100 de 40 i benim gibi dusunurse "yanliz degilsin hicbir zaman" diyenlerin acisindan bir grup olusturmus olurlar ve böylece yanliz olmuyorlar. Benim acimdan ayni dusuncede, ayni ortamda, ayni evde olmana ragmen hep yanlizsin. Kendinden baska kimseye daha yakin olamazsin... Tabikide bu sosyalesmeden hayatinda biri olmadan yasiyabilirsin anlamina gelmiyor. Aksine yanliz ve tek basina yasarsan kafayi yersin. Ama bana göre baskalariyla bulusmak, birseyleri paylasmak sana perspektif kazandiriyor. Bunlar kendinle dialog kurabilmek icin yardimci oluyor. Kendini anliyabilmek icin. Ona bakarsan baskalarini anliyabilmek icin okadar zaman harciyan insanlar biliyorum ki. Belki de bunu yanliz olmadiklarini dusundukleri icin yapiyorlardir. Ben ise önce kendimi anlamayi ön plana koyuyorum, sadece gerekirse bana bisey katicak olursa karsimda ki insani anlamayi calisirim. Zaten isime yaramiyan bana bisey katmiyan bir insanla konusmam onun icin de onu anlamak benim icin hic bir anlami yok.

Yanlizlik kac kisilik olursa olursa olsun, yinede ayni odada beraber yanlizligi yasiyoruz. Böylece fazla uzatmadan bu soruyu da cevaplamis oldum. Gelelim "1 arti 1in cevabi herzaman 2 olmusmudur?"... Matematigim rezaletligin fevkinde olmasina ragmen boyumdan buyuk sorulara giriyorum ya...

Dur ben bi Platon'u arayayim.......

Inga kommentarer:

Skicka en kommentar

Bloggintresserade